Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

 
Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’ Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. . ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. . 00’te anılacak. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. . * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. ",. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. . Ama Türkiye ayağa kalkmadı. ” başlığı altında çıktı. . Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Geç kaldım yolcu etmeye. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Nice acılar denizinden geçtik. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. Gelmeyeceğini bile bile. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. . . Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. Ben de aralarına katılacağım. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. . “Adamım” der, bir yanıt bekler.

Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. . * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. . Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. “Adamım” der, bir yanıt bekler. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. 00’te anılacak. Geç kaldım yolcu etmeye. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. Gelmeyeceğini bile bile. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. ” başlığı altında çıktı. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. Ben de aralarına katılacağım. . Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. . Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. . Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. Nice acılar denizinden geçtik. . . . Ama Türkiye ayağa kalkmadı. ",.